İçimdeki arayışı yansıtıyor olmalıyım. Daima bir yere gitmek, bir hedef, bir gaye peşindeyim. İnsan olmanın eksikliği bu. Hedefler büyük değil ama mevcut. Zihin daima bir hedef peşinde düşünüyor.

İnsanların genelinin mensubu bulunduğu organizmanın da böyle bir hedefi olduğunu düşünüyorum. Veyahut gezegenin ve onun yaratıcısının da bir muradı olduğunu. İnsanlardan gayesi nedir? Neden bizi yaratmış?

Bunu düşünürken insanlar en çok ne yapıyor diye sordum. Konuşuyorlar. Boş konuşuyorlar. Dilleri değişiyor. Ama daima konuşuyorlar. İnsanlar susmuyor. Birbirleriyle ve (artık) makineleriyle daima bir iletişim içindeler. Bu iletişim dillerini de değiştiriyor. İfade ediş tarzları değişiyor. Dünyayı yüz yıl önceki veya bin yıl önceki gibi anlatmıyoruz. Anlayışımız da değişiyor.

Belki bir gramer arıyor insanı yaratan. Dilimizi bundan değiştirip duruyor. Varoluşun dilini arıyoruz. Bizim varoluşa tesirimiz az. Işığın hızını değiştiremiyoruz veya içtiğimiz suyun kimyası hep aynı. Bu yüzden ne varsa, ona tabi olmak zorundayız ama keşfetme ihtiyacımız bizi konuşmaya itiyor. Dilimiz gelişiyor veya adapte oluyor. Daima yeni bir gramer peşindeyiz.

İnsanın varlığının anlamı konuşa konuşa yeni bir dil bulması mıdır? Nesiller boyu birbirine aktardığı lisan bilgisinin, bunların hep birbirinden farklı ve incelikli olmasının varacağı yer, bir dilinin, bir zihnin bu kainatı olduğu gibi ifade edecek bir dil arayışı mıdır? Bu mümkün müdür? Yoksa insanın vardığı, benim de artık düşündüğüm gibi, dil daima yalan mıdır ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın insan diliyle hakikati ifade edemez mi?

[Beher] #dil #hakikat #evrim #anlam #gramer #aramak