Eski notların birinde, yazmak istediğim bir hikayeyle ilgili bir iki cümle var:

Adamın bir bahçesi var ve sık sık oraya gidiyor. Kadın kendisinden büyük ama dindar. Adam da iyi bir adam ama devrinin dini anlayışından uzakta. Bu adam bir gün vahiy aldığını söyleyerek geliyor ve karısı tarafından kapının önüne konuyor.

Mehmet bey ve Hatice hanım.

Hz. Peygamber'i peygamber yapan Hz. Hatice. Kendisinden şüphe ederken dahi ona inanan bir kadınla evli. Mucizevi bir şey bu. Devrinin putlarına tapmayan, merdümgiriz kocasının bir gün koşarak gelip beni örtünüz demesinden sonra onunla alay etseydi ve ne meleği, ne okuması, sen delirmiş olmalısın deseydi tarih çok farklı cereyan edebilirdi.

O farklı cereyan eden tarihi modern zamana taşısak Mehmet beyin sokaklara düşmesini konu edinebiliriz. Bitmeyen psikiyatri seanslarını. İnsanların alaylarını. Sonunda intihara teşebbüs etmesini.

Gerçi günümüzde mesela Hasan Mezarcı, İskender Evrenesoğlu gibi tiplemeler mevcut. Hapse veya tımarhaneye atmıyoruz ancak bunun sebebi kimsenin onları ciddiye almaması. Önemli bir tehdit görmüyoruz. Bir ömür süresince önemli tehdit haline gelmesi bugünün dünyasında zor.

Peygamber bugün gelse ne yaşardı sorusunu sormak keyifli ancak cevabım genelde peygamber bu zamanda gelemezdi şeklinde oluyor. Bugün başka kurtarıcılarımız var, bugünkü peygamberler, mesihler, mehdiler sadece aslını yaşatan taklit mertebesinde, gülünç, arkaik bir takım tiplemeler oluyor bu yüzden.

[Beher] #peygamber #Hasan Mezarcı #İskender Evrenesoğlu #anakronizm