pencem 4
🐇 İnsanın Tanrı'yla ilişkisi ne olmalı? Seni yaratanla nasıl bir ilişki kurabilirsin?
🐢 Sahibindir o senin. İlişki dediğimiz karşılıklı olur. Bunun için de karşıdan bir geri bildirim alman gerek. Tanrı ile ilişkinde bu geri bildirimin gerçekten Tanrı tarafından mı, yoksa kendi kendine mi üretildiğini bilemezsin.
🐇 Bir yerde insanın kendi sınırlarını çizmesi gerekiyor: Bu hisler sanrılarımdır ve bunlar da Tanrı'dandır diyecek bir kabiliyet lazım.
🐢 Böyle bir sınırı neye göre çizebilirsin? İnsanın kendinden sandığı kendinden olmayabilir. Hepimiz bir fanusun içinde yaşıyoruz. Yaşadığımız her şeyi akvaryumundan dışarıyı seyreden bir balık gibi yaşıyoruz. Bu durumda nasıl olup da bir duyunun akvaryumun dışında mı, içinde mi olduğunu bilebiliriz? Belki de akvaryumun camı kirlenmiştir ve biz onu Tanrı'dan biliyoruzdur ve belki kendi eksikliğimiz sandığımız Tanrı'nın takdiridir ve belki Tanrı sandığımız da kendi eksikliğimizdir.
🐇 Bu alegoriyi biraz daha anlatman gerek. Akvaryum insanın kendisi mi oluyor?
🐢 Diyelim ki balık insanın bilinci. Bu bilinç algıları sağlayan bir akvaryumun içinde, tek başına. Akvaryum algılar vasıtasıyla dışarıyı görüyor. Ancak akvaryumun içindeki suda da dalgalanmalar var. Bu da bilinçdışı dediğimiz. Bilinç balığı, bilinçdışının içinde yüzüyor, bilinçdışı da benlik diyebileceğimiz bir akvaryumda. Bir insan bilincinin kontrolünde olsa bile, bilincinin gördüklerinin, bilinçdışından mı, akvaryumun dışından mı olduğunu tam olarak kestiremez.
🐇 İnsan bilinçdışını keşfedebilir. Hayatına ne kadar etkisi olduğunu anlayabilir. Kendini anlamaya çalışabilir.
🐢 Yine de bunu bilinciyle yapmak zorunda ve burada bilinmezlerin sayısı birden fazla. İnsan kendi bilincini de göremez. Bilinciyle gördüğünün de bilincinin etkisinden kurtulup kurtulmadığını bilemez. Bilinciyle bilinçdışına baktığında gördüklerinin dışarıdan bir yansıma olup olmadığını bilemez. Bunların bilinçdışının, akvaryumdaki suyun dalgalanmalarından kırılıp kırılmadığını bilemez. Bunların üstüne bir de dışarıyı bilmesi gerekir.
🦊 Hepimiz yaşıyoruz ama değil mi? Bu anlattığını okuyunca insanın hayal aleminde tıkanıp kalması gerekir..
🐢 Hepimiz kendi fanusumuz içinde yaşıyoruz ve bunu başarabiliyor olmak zaten bir mucize. Ancak insanın hakikati bu fanusun içinden bilebileceğini düşünmesi saçma geliyor. Allah'ın bu fanusu ve içindeki suyu da yarattığını düşünüyoruz. Bilincimizi de yarattığını düşünüyoruz. Bir de onun bu fanusun dışındakini yarattığını düşünüyoruz. Burada kim neyi nasıl bilebilir? Allah'la ilgili söylediklerimizin onun inayeti dışında doğru olması mümkün mü? Ben buna çok şaşırıyorum.
🐇 Yani baştaki soruya dönecek olursak, Tanrı'yı bilmek için elimizdeki cihazların doğru çalışıp çalışmadığını bilemeyiz -- o halde onunla ilişkimizi nasıl belirleyeceğiz?
🐢 Ortada karşılıklı bir ilişkiden ziyade, kulluk olmasının sebebi bu olsa gerek. Biz Allah'ı sadece onun bize izin verdiği ölçüde tanıyabiliriz. Suyun içine bir damla mürekkep düşse, her yeri mavi göreceğiz -- bu durumda Tanrı'nın da mavi olduğunu iddia edeceğiz. O bir damla mürekkep de oraya Allah'ın takdiriyle düşüyor, deliren de Allah'ın takdiriyle deliriyor ve elimizde ne akvaryumun suyunun rengini, ne bilincin orada ne görebileceğini, ne akvaryumun nasıl yaşayıp gittiğini belirleyecek bir araç bulunmuyor. Bu durumda Allah'la ilişkimiz nasıl olabilir?
🐇 Ona kendimizi yansıtıyoruz, belki de bunun sebebi de budur değil mi? Eğer akvaryumun suyu maviyse, Tanrı'nın da mavi olduğunu düşünüyoruz, çünkü her yerde bir mavilik görünüyor.
🦊 Bu denklemden nasıl çıkabiliriz? İnsan bir yandan da yaşayıp gidiyor. Ben pratik bir cevap arıyorum bu sorularınıza.
🐢 Pratikte bu dediklerimin ne faydası olur bilmiyorum. Bildiğimiz şey akvaryumun varlığı. Doğrudan temas edemediğimiz ve hakikatini bilemediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Bu temas edemezlik yüzünden bir hakikatin varlığına iman etmek gerekiyor. Temas edemediğimiz için orada olduğunu biliyoruz.
🐇 Ağacı meyvelerinden tanımak gibi mi? Ulaşamadığımız şeyin var olduğunu nasıl bilebiliriz?
🐢 Ulaşamadığımız halde var olması gerekiyor değil mi? Akvaryumun dışına çıkamıyoruz ama bir akvaryumun varlığı dışının da göstergesi. Biz hapsolduğumuz için dışarıda bir dünya olduğunu biliyoruz.
🐇 Peki, hepsi yalansa ve akvaryum da yoksa?
🐢 Bilincimiz var, onun gezdiği bir su var, bu su düşünceler diyelim, duygular diyelim, bunun gibi sair görüntüyle dolu. Ancak bunlar sınırlı. Yani kimse sonsuz sayıda düşünce üretmiyor, sonsuz çeşitlilikte bir dünyası yok, herkesin dünyası sınırlı. Bu sınırlı dünyanın içinde gezen düşüncelerimiz var. Kimse her gün yeni bir renk görmüyor, yeni bir duygu, tarifi imkansız bir his yaşamıyor. Bu balığın suyunun ve dolayısıyla akvaryumun sınırlı bir çeperi olduğunu söylüyor bana.
🐇 Bu sınır da sınırın dışında başka bir şey olduğunun mu delili?
🐢 Evet, bir sınır varsa, yani benim zihnim sınırlıysa, bu zihnin öte tarafında da bir şeyle rolmalı değil mi?
🦊 Zihnin öte yakası güzel bir kitap ismi olur. Satar bence.
🐇 Bu sınırlılık sebebiyle mi Tanrı'yla ilişki kurmanın imkansız olduğunu düşünüyorsun?
🐢 Bir açıdan öyle. Yeryüzünde yaşanan bütün duyguları, düşünceleri bilen, hisseden biri olduğunu düşünelim. Akvaryumu o kadar renkli ki, başka bir akvaryumda ne varsa, burada da var. Bilinci de kendi kontrolünde. Düşüncelerini bu renklerin hepsinde gezdirebiliyor. Böyle bir insanın bile neticede kendi zihnine hapsolduğunu söyleyebiliriz. Akvaryumdan çıkamıyor ve akvaryumun dışında ne var, tam göremiyor.
🐇 O zaman bu insanın, yani her şeyi bilen, her şeyi hisseden bir insanın bile Tanrı'nın ne düşündüğünü bilmesi imkansız -- diyorsun.
🐢 Böyle bir insanın bile, herkesin akvaryumunda olan düşünceleri kendi akvaryumuna toplamış ve düşünce ve duygu zenginliği had safhada böyle bir insanın bile mümkün akvaryumların hepsini bilmesi mümkün değil diyorum. Bu durumda, tabii ki insanların ötesinde bir varlığın nasıl olduğunu düşünebilmesi de mümkün değil.
🐲 Bütün insan düşüncelerini toplasak yine de bir Tanrı'nın düşüncesi etmez, yani.
🐢 Evet, onu diyebiliriz.
🐲 Ben bir de bu suyun nereden geldiğini sormak isterim. Bu akvaryumdaki suyun -- bilinçdışının nereden geldiğini. Belki de Allah'la ilişkimizi asıl kuracak olan akvaryumun dışından gelen görüntüler değil, bu suyun geldiği kaynak. Olamaz mı?
🐢 Bunu nasıl bilebiliriz?
🐲 Bu suyun bir kaynağı olmalı, değil mi? Yani bilinçdışının, bilincin veya sair kavramların. Akvaryum kırılınca -- yani beden ölünce bu suyun gittiği bir yer olmalı veyahut bir şekilde bu akvaryumun içinde bu bilinçdışı gelişmeli, değil mi?
🐢 Bence alegoriyi fazla sündürmek olur bu ama ne diyeceğini tahmin ediyorum. Bu su diyeceksin, hepimizinki, aynı denizden geliyor, o deniz de Allah'tır.
🐲 Tam olarak bunu iddia edemesek de, bahsettiğin elimizde bilmek imkanı yok sözüne itiraz olarak söyledim. Akvaryumun dışına çıkamadığımız, duyularımızın hapsinde olduğumuz doğru ancak bu suyun varlığı insana bir delil sunuyor. Yani bir bilinçdışımız var ve onu araştırarak belki de nereden geldiğimizi ve Tanrı'nın hakikatini bulabiliriz.
🐢 Bu araştırmayı nasıl yapacağız?
🐲 Bilinçle diyeceğim ve sen de zaten onun güvenilir olmadığını söyleyeceksin. Evet, senin burada yaptığın gibi didik didik ederek ulaşmaya çalışırsak muhtemelen bir yere varamayız ancak bize sunulmuş olan bir imkan var ve kendimiz bilinçdışının dalgalarına emanet edersek belki de hakikate sair yollardan daha doğru yaklaşırız.
[Pencem] #Allah #hakikat #akvaryum alegorisi #duyular #bilinç #bilinçdışı